top of page
Yazı: Blog2_Post

Yap-Boz Mekanizması: OKB (Obsesif - Kompulsif Bozukluk)

  • Yazarın fotoğrafı: Psk. Sebile Ecemnaz Kokal
    Psk. Sebile Ecemnaz Kokal
  • 12 Oca
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 23 Mar



DSM-V ile birlikte "Obsesif-Kompülsif ve İlişikili Bozukluklar" başlığına taşınmadan 2013 yılına kadar "Anksiyete Bozuklukları" şemsiyesi altında bulunan bozukluklardan biri olan "Obsesif-Kompülsif Bozukluk" kavramında bulunan "Obsesyon (Saplantı)" kelimesi, bireyi tedirgin eden, benliğe yabancı, bilinçli çaba ile kovulamayan, yineleyen düşünceleri; "Kompülsiyon (Zorlantı)" kelimesi ise, yine bu kişinin bu takıntılı düşüncelerden kurtulabilmesi için gerçekleştirdiği istenç dışı yinelenen eylemleri ifade eder. "Şüphe, evham ve korku", rahatsızlığın en belirgin özellikleridir. Bu kişiler, iş ve eğitim hayatında çeşitli zorluklar yaşayabilmektedirler. Çevrelerindeki kişilerin beklentileri karşılamak bu kişiler için oldukça komplike bir hale gelebilmektedir. Örneğin, proje ödevinin üzerinden defalarca geçilmesine rağmen kaygı verici düşünceler nedeni ile zamanında teslim edilemeyebilir. Böylece, ek olarak kişide "OKB" ile komorbidite olabilen "Anksiyete" de sürece dahil olur.


OKB'nin birçok farklı türü bulunmaktadır. "Obsesyon" kısmında yaygın olarak rastlananlara örnek olarak; temizlik obsesyonu, kontrol obsesyonu, kuşku obsesyonu, simetri obsesyonu ve cinsel dürtü obsesyonu verilebilir. "Kompülsiyon" kısmında yaygın olarak rastlananlara; el sıkışmamak, tekrarlı ve tahriş edici derecede el yıkamak, çizgilere basmadan yürümek, kilidi sürekli kontrol etmek, bazı cümleleri ve/veya kelimeleri sürekli olarak tekrarlamak örnek olarak verilebilir. Kompülsif davranışlara, "oniomania" adı verilen, "kompülsif satın alma" veya "istifçilik" eşlik edebilmektedir.


Bu rahatsızlığın kökeninde biyolojik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Karmaşık bir yapıya sahip olan beyin, normal fonksiyonlarını devam ettirebilmek için nöron adı verilen sinir hücrelerine ihtiyaç duyar. Elektrik sinyalleri ile iletişim kuran nöronların birbirleriyle bilgi alışverişini sağlayan kimyasallar nörotransmitterlerdir. Biyolojik faktörlere örnek olarak; Bu nörotransmitterler arasında yer alan seratonin seviyesindeki düşme obsesif kompülsif bozukluğun gelişimine neden olabilir. "Egodistonik" (kişinin durumundan rahatsızlık duyması) bir bozukluk olduğu bilinir.


Çevresel faktörlere örnek olarak ise; sosyal ve aile çevrede yaşanan stres verilebilir. Kişide var olan hastalık hafifi semptomlarla seyrederken belirli çevresel faktörler hastalık semptomlarını arttırabilir. Cinsel taciz, kişinin yaşamında köklü değişikliklere sebep olan evlilik, taşınma, çocuk sahibi olma gibi faktörler obsesif kompülsif nedenleri arasında sayılabilir. Bunlara ek olarak hastalık, kişinin sevdiği birini kaybetmesi, okul ya da iş yaşamındaki problemler, insanlarla ilişkilerinde yaşadığı travmalar ve kaygılar da hastalığı tetikleyen önemli sebeplerdendir.


Öte yandan sıklıkla birbirine karıştırılan iki bozukluk olan OKB ve OKKB (Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu)'nun bir ucunda bulunan OKKB, kişilik bozuklukları arasında genellikle “nevrotik” özellikler taşıyan bir rahatsızlık olarak sınıflandırılır. Bu bozukluk, bireyin düşünsel ve duygusal dünyasında meydana gelen bir bozulma olarak tanımlanabilir. OKB (Obsesif-Kompulsif Bozukluk) ise, farklı bir klinik tanıdır ve takıntılı düşünceler (obsesyonlar) ve yineleyici davranışlar (kompulsiyonlar) ile kendini gösterir. OKB ve OKKB arasındaki en belirgin fark, OKKB'nin kişinin yaşam tarzının bir parçası olarak kalıcı bir özellik gösterirken; OKB'nin daha çok kaygı, takıntılarla günlük yaşam içerisine entegre edilmiş şekilde ilişkilendirilen, tedavi edilebilen bir durum olmasıdır. OKKB, kişilik bozuklukları kategorisinde yer alırken, OKB bir kaygı bozukluğudur. OKKB’li kişilerin, OKB’li olanlar gibi rutin veya ritüel oluşturmaya zorlayan istenmeyen düşünceleri yoktur. Aksine, OKKB’li kişiler düşüncelerini ve davranışlarını rasyonel ve amaca yönelik olarak yaşarlar. OKB’li birey yaşadığı anksiyete bozukluğunun farkındayken OKKB’li birey kişilik bozukluğunun farkında olmayabilir.


Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) tedavisinde en yaygın ve etkili psikoterapi yaklaşımıdır. BDT, bireylerin obsesyon (takıntılı düşünceler) ve kompulsiyon (zorlayıcı davranışlar) arasındaki ilişkiyi anlayarak bu olumsuz düşünce ve davranışları değiştirmeyi amaçlar. OKB tedavisinde en yaygın kullanılan teknikler "Maruz Bırakma" ve "Tepki Engelleme" olup, bireylerin korktukları durumlarla yüzleştirilmesi ve zorlayıcı davranışlarının engellenmesi sağlanır. Ayrıca, antidepresan ilaçlar ve seratonin düzeyini düzenlemeye yönelik ilaçlar da tedavinin önemli bir parçasıdır. İlaç ve terapiye cevap vermeyen hastalar için beyin cerrahisi veya Elektrokonvülsif Terapi (EKT) gibi ileri tedavi yöntemleri uygulanabilir. EKT, beyindeki kimyasal dengeyi düzenleyerek nörotransmitterlerin salınımını artırır, böylece hastaların semptomlarında iyileşme sağlanır. Bu tedavi yöntemlerinin kombinasyonu, OKB'nin tedavisinde etkili sonuçlar elde edilmesine yardımcı olur ve hastaların normal yaşamlarına dönmelerine imkan tanır.

bottom of page