top of page
Yazı: Blog2_Post

Mankenlik Hayali: Anoreksiya Nervoza

  • Yazarın fotoğrafı: Psk. Sebile Ecemnaz Kokal
    Psk. Sebile Ecemnaz Kokal
  • 24 Eki 2021
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 10 Oca



Prof. Dr. M. Orhan Öztürk ve Prof. Dr. N. Aylin Uluşahin tarafından yazılan "Ruh Sağlığı ve Bozuklukları" kitabında yer alan "Yeme Bozuklukları" bölümünde, DSM-V'de yer aldığı söylenen beslenme ve yeme bozuklukları sıralanmıştır. Kitapta yeme bozuklukları ile ilgili şu cümle geçer: "Yeme bozukluğu tanılarının arasındaki sınırlar çok kesin değildir. Farklı yeme bozuklukları aynı kişide eş zamanlı olarak ya da farklı dönemlerde ortaya çıkabilir." Bu yazımda, DSM-V'te yer alan yeme bozukluklarından biri olan "Anoreksiya Nervoza"dan bahsedeceğim.


Kelime anlamı olarak "Sinirsel iştahsızlık" anlamında gelen Anoreksiya nervoza; kişinin sahip olduğu çarpık beden algısı ile beraber kendisini hangi kiloda olursa olsun kilolu hissetmesi ile tanımlanır. Bu rahatsızlığa sahip olan kişiler, kilo almaya karşı aşırı hassastırlar ve özsaygılarını tartıda gördükleri sayı ile ters orantılarlar. Oldukça zayıf, neredeyse hiç denecek kadar az bir içgörüye sahiptirler. Genellikle "mükemmeliyetçi" olarak tanımlanmaları bu davranışlarını temellendirir niteliktedir. Hastalığın emekleme dönemlerinde iştah, kişi tarafından kontrol altında tutulduğundan dolayı yeme alışkanlığı bozulsa da ilerleyen süreçte iştah tamamen kaybolur ve kişi, açlık hissetmemeye başlar; saçları ve tırnakları dökülür, hafıza zayıflar, cilt kuru bir görünümüne sahip olur. Diyet uygulamaları bu kişilerin hayatlarının önemli bir kısmını oluşturur ve özellikle yağlı ve karbonhidratlı besinlerden uzak durmayı tercih ederler. Kişinin adet döngüsü düzensizleşir. Gün içerisinde sürekli olarak tartılmak, bol kıyafetler giymek, yemekli aktivitelerden uzak durmak bu rahatsızlığın göstergeleri arasındadır. Soğuğa karşı hassasiyet, tansiyon düşüklüğü, kabızlık, normal olarak algılanan süreden çok daha uzun süre ağır egzersiz yapmak, aşırı hareketli olmak, tuvalette uzun süre kalmak, çeşitli medikal ilaçların kötüye kullanımı (laksatifler, diretikler, L-tiroksin vb.), aşırı yorgunluk ve uykusuzluk; anoreksiya belirtilerindendir. "Manken hastalığı" olarak bilinir. Ölüm oranı en yüksek bozukluktur.


Bu rahatsızlığa sahip olan kişilerin, yemek üzerine aşırı bir zihinsel uğraşları vardır. Genellikle tek başlarına kaldıkları zaman yemek videoları izleme eğiliminde olmaları buna bir örnektir. Aynada kendilerini izlemek için çok fazla vakit ayırırlar ve aile yemekleri için yemek yapmayı çok severler. Böylelikle yemeğin içerisine koyulan yağ ve tuz oranını istedikleri gibi dengeleyebilirler. Yeme rutinlerinden bahsetmekten çekindikleri için genellikle beden memnuniyetsizliği hakkında sorular sorularak tanınır. İki tipi vardır: "Kısıtlayıcı tip ve "Bulimik tip". "Kısıtlayıcı tip" kategorisindeki anoreksiya hastaları yüksek kalorili gıda alımından kaçınma davranışı gösterirlerken; "Bulimik tip" kategorisindeki anoreksiya hastaları kilo vermek için aktif önlemler almaktadırlar


Ailede görülme olasılığı, dış görünüşe önem veren ebeveynin çocuğu olma, özgüvensiz kişilik örüntüsü, çocukluk-bebeklik döneminde fizyolojik ihtiyaçların tam karşılanmaması (çocukken aç uyutulan bebek, büyüyünce kendi bedensel duyumlarının farkında olamaz, yadsır/inkar eder ve kendi isteklerine duyarsızlaşır) önemli risk faktörlerindendir. Ek olarak; stres ile mücadele edememe, ebeveyn ile kurulamayan bağ, geçmişte maruz kalınan istismar, modern dünyanın yarattığı beden algısına uyma isteği ve çabası, mükemmelliyetçi ve azimli kişilik örüntüsü bu hastalığın bireydeki yansımasının nedenini açıklayabilmektedir. Özellikle; bedenleri işlerinde devamlı olarak ön planda olan bazı meslek gruplarında çalışan bireylerde (örneğin; balerinler, mankenler, dansçılar, jokeyler) iş yaşamlarının onlardan beklentileri ve maruz kaldıkları rekabetten dolayı, bu hastalığın görülme olasılığı oldukça yüksektir. Sıklık açısından gelişim dönemlerinden en sık ergenlik dönemindeki kızlarda bu hastalığa rastlanma olasılığı yüksektir.


Tedavisinde genellikle "Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)" kullanılır. Yaştan bağımsız olarak beklenen. Bu grubun sahip olduğu intihar eğilimi ve riski de, tedavi süresince göz önünde bulundurulmalıdır. Hastalığın prognozuna göre (gidişatına göre) ayaktan veya yatarak tedavi edilebilmektedir. Anoreksiya'nın Bulimiya'ya dönüşebilme ihtimaline karşı temkinli olmak gerekir. Tedavide; kişinin kendisi ile ilgili ve yemeye bakış açısını değiştirmek, bedeni ile barışmasını sağlamak ve sağlıklı kilosuna ulaşmasını sağlamak hedeflenir. Tedavi sürecinde psikologların, en az bir beslenme uzmanından destek almaları da tedavinin hasta açısından sağlıklı sonuçlanabilmesi için önemli bir adımdır.

bottom of page