top of page
Yazı: Blog2_Post
  • Yazarın fotoÄŸrafıPsk. Sebile Ecemnaz Kokal

Gayesiz Tercih: Kaçıngan/Kısıtlı Yiyecek Alım Bozukluğu

Güncelleme tarihi: 12 Oca 2022



Prof. Dr. M. Orhan Öztürk ve Prof. Dr. N. Aylin Uluşahin tarafından yazılan "Ruh Sağlığı ve Bozuklukları" kitabında yer alan "Yeme Bozuklukları" bölümünde, DSM-V'de yer aldığı söylenen beslenme ve yeme bozuklukları sıralanmıştır. Kitapta yeme bozuklukları ile ilgili şu cümle geçer: "Yeme bozukluğu tanılarının arasındaki sınırlar çok kesin değildir. Farklı yeme bozuklukları aynı kişide eş zamanlı olarak ya da farklı dönemlerde ortaya çıkabilir." Bu yazımda, DSM-V'te yer alan yeme bozukluklarından biri olan "Kaçıngan/Kısıtlı Yiyecek Alım Bozukluğu"ndan bahsedeceğim.


Kaçıngan/Kısıtlı yiyecek alım bozukluğu; kişinin ağırlık ve vücut görüntü kaygısı veya sahip olduğu herhangi bir olumsuz beden algısı olmaksızın yiyeceklere ilgi duymaması sonucunda yiyeceklerden sürekli olarak kaçınmasıdır. DSM-5'e göre; yiyeceklerin görüntüsüne-kokusuna karşı kaçıngan tavır sergileme ve yemenin tiksinti verici sonuçlarından kaygı duyma, bu rahatsızlığın ölçütlerindendir. Bu rahatsızlığın anoreksiya nervoza ve blumia nervozadan önemli bir farkı, kişinin vücut imajı ile ilgili herhangi bir endişesi veya şikayetinin bulunmamasıdır. Bu rahatsızlığa sahip olan kişiler, genelde aç olduğunun farkında olmazlar. Genellikle belirli yiyecekler (ör. tek renk besin) tükettiği için "seçici yiyen" olarak etiketlenirler, yemek içeren sosyal aktivitelerden uzak dururlar. Yiyeceklerden küçük ısırıklar alırlar ve gereğinden fazlaca çiğnerler. Yanı sıra, kendilerine göre "tehlikeli" olarak adlandırdıkları yiyeceklere (örneğin yağ, şeker, kimyasal katkılar); vücutlarında yarattıklarını söyledikleri ağrı, bulantı veya kusma gibi yan etkilerinden korunmak için tepki verebilirler. Bu biyolojik olası sebeplerin yanı sıra psikolojik açıdan bakıldığında kişi, yaşanan olumsuz duygulardan kaçınmak için de yiyecek alımını kısıtlayabilir.


Bu yeme bozukluğuna sahip olan kişinin; vücuduna yeterli besin, dolayısıyla alması gereken yeterli besin değeri ve enerji desteğini alamadığı için gıda takviyesi kullanması sıklıkla görülür. Vücuttaki bu besin değeri eksikliği, "beslenme yetersizliği anemisi" hastalığına yol açabilmektedir. Dolayısıyla bu rahatsızlığın beraberinde getirdiği çeşitli hastalıklar da söz konusu olabilmektedir. Buna ek olarak; rahatsızlık, mevcut gıda eksikliği ya da ilişkili bir kültürel durumla daha iyi açıklanamaz. Dolayısıyla kültürel ve coğrafi sebeplerden kaynaklanan yetersiz beslenme, bu rahatsızlığın konusu değildir. Tanısını koyabilmek için; kişi tarafından kabul edilen gıdaların çeşitlerine veya aralığına, enerji alımının yeterliliğine, kısıtlamanın başlangıcına ve süresine ve bunun gelişme ve büyüme eğrisine etkisine dikkat edilmelidir.


Bu rahatsızlığın tedavisi için, multidisipliner bir yaklaşımın gerekli olduğu düşünülmektedir. Tedavi planı yapılırken farklı klinik görünümlerin varlığı nedeniyle farklı tedavi ihtiyaçları olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Kaygı ya da korkuya dayanan, besinlerden kaçınma davranışı için aile temelli tedavi yaklaşımları önerilmekte ve ailenin tedavi sürecine katılımının sağlanmasının önemi bilinmektedir. Bu rahatsızlığın duyusal seçicilik ya da yemeğe karşı ilgisizlik durumlarında, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) kullanılır. Hastalığın tedavisinde beslenme uzmanı ile birlikte çalışmak, önemli bir detaydır. Tedavide farmakolojinin etkinliği hakkındaki bilgiler ise sınırlıdır.



-Sebile Ecemnaz Kokal

82 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page