top of page
Yazı: Blog2_Post
  • Yazarın fotoğrafıPsk. Sebile Ecemnaz Kokal

Doyumu Frenleyememe: Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu

Güncelleme tarihi: 19 Nis 2022



Prof. Dr. M. Orhan Öztürk ve Prof. Dr. N. Aylin Uluşahin tarafından yazılan "Ruh Sağlığı ve Bozuklukları" kitabında yer alan "Yeme Bozuklukları" bölümünde, DSM-V'de yer aldığı söylenen beslenme ve yeme bozuklukları sıralanmıştır. Kitapta yeme bozuklukları ile ilgili şu cümle geçer: "Yeme bozukluğu tanılarının arasındaki sınırlar çok kesin değildir. Farklı yeme bozuklukları aynı kişide eş zamanlı olarak ya da farklı dönemlerde ortaya çıkabilir." Bu yazımda, DSM-V'te yer alan yeme bozukluklarından biri olan "Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu"ndan bahsedeceğim.


Tıkınırcasına yeme bozukluğu; kişinin benzer süre ve koşullarda çoğu kişinin yiyebileceği miktardan daha fazlasını yemesidir. Bu rahatsızlığa sahip olan kişilerin yedikleri yiyecek miktarları, normal bir kişinin yediğinde doyabileceği miktarın çok üstündedir. Kilo kontrolleri ve yeme alışkanlıkları ile ilgili umutsuzlukları vardır. Yedikleri bu fazlaca miktara ek olarak, kişiler bu yiyecekleri son derece kısa bir sürede ve hızlı şekilde tüketirler. Genellikle bu kişilerde "öğün" kavramı olmaz, günün tamamına yayılmış bir beslenme söz konusudur. Tanısının konulabilmesi için, bu yeme atakları, ortalama 3 ay içerisinde en az haftada bir gerçekleşmelidir. Ancak her aşırı yeme durumu bu hastalığın konusu değildir. Bir oturuşta yemek yerine gün içerisine dağılmış bir şekilde de bu ataklar görülebilir, ayrıca bazı kişilerin atakları yalnızca üzgün veya stresli zamanlarında yaşanır. Yemek yemek için aç olmayı beklemeyebilirler, aç değilken bile yemek yeme ihtiyacı hissederler, yediklerinde ise doygunluk hissetmezler. Ancak bu yeme atağından sonra kişilerde suçluluk ve pişmanlık hisleri uyanır. Hissettikleri bu utancı başkalarının yanında göstermemek için genellikle yalnız başlarına yemek yerler. Yemekli grup aktivitelerden uzak durmaya çalışırlar, tek başlarına iken özgürce yiyebildiklerini hissederler. Daha sonra yemek için yiyeceklerini stoklamak, bu hastalığa sahip kişilerdeki belirtilerdendir.

Ailede görülme olasılığı, bu rahatsızlığın ortaya çıkmasında büyük bir rol oynar. Bu rahatsızlığın; obezite, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, dürtü kontrol bozukluğu ve alkol bağımlılığına sahip olan insanlarda görülme olasılığı yüksektir. Ancak psikolojik çıkış nedenleri tam olarak bilinmeyen bir hastalıktır. Yeme atakları akabinde herhangi bir şekilde uygunsuz ödünleyici davranış göstermezler (örneğin, bulimia hastalarının kusması gibi), dolayısıyla bu kişilerin kilolu olmaları son derece beklenen tipik bir sonuçtur. Aşırı kiloya, bazı kardiyovasküler rahatsızlıklar ve diyabet eşlik eder. Obeziteden farkı kontrol kaybının (atak) söz konusu olmasıdır. Cinsiyet açısından aralarında büyük fark olmasa da, atakların kadınlarda daha şiddetli olduğu belirlenmiştir. Diğer yeme bozuklukları ile karşılaştırıldığında bu hastalık, görülme sıklığı açısından daha fazladır ve daha uzun sürelidir.


En etkili tedavi yönteminin, "Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)" olduğu düşünülür. Bununla birlikte bazı psikoterapistler tarafından Kişilerarası terapi ve Diyalektik davranışçı terapi de kullanmaktadır. Yalnızca ilaç tedavisi ile kesin bir sonuca ulaşılmaz, ilaçlar bu hastalığın tedavisinde daha çok yardımcı konumdadır ve fiziki semptomların tedavisinde kullanılır. Dolayısıyla ilaç takviyesi ile psikoterapi uygulaması iyileştirilmesi için şarttır.



-Sebile Ecemnaz Kokal

38 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page