top of page
Yazı: Blog2_Post

Spontanesiz Dürtüsellik: Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)

  • Yazarın fotoğrafı: Psk. Sebile Ecemnaz Kokal
    Psk. Sebile Ecemnaz Kokal
  • 16 Ağu 2021
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 12 Oca



Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB); "Aşırı hareketlilik", "Dikkat sorunları" ve "Dürtüsellik/Hiperaktivite" ile kategorize olan; çoğunlukla çocukluktan başlayıp yetişkinlik dönemine kadar uzayan nörogelişimsel bir bozukluktur. Bu hastalık, dış görünüşte değişikliğe neden olmadığı için çocuğun anormal davranışlarının "bu rahatsızlığın birer belirtileri" mi yoksa yalnızca "yaramazlık" mı olduğu konusunda kararız kalınması olası bir durumdur. DEHB; anne-babaların veya öğretmenlerin tutum hatalarından kaynaklanmaz, genetik nedenli bir hastalıktır. ICD-10'a göre tanı konulabilmesi için belirtilerin ilk kez 7 yaşından önce ortaya çıkması, en az 6 aydır mevcut olması ve çeşitli durumlarda (klasik olarak çocuklarda: okul ve ev ortamı) gözlemlenmesi gerekir.


"Aşırı hareketlilik" alt başlığının varlığı, çocuğun kendi yaşıtları ile kıyaslandığı zaman görülen enerji farklılığı ile anlaşılır. Bu enerji farklılığı; çocuğun sosyal yaşamında (okul zamanında, günlük işlerde vs.) sosyal çevresinde (aile, arkadaş ve öğretmen ile arasındaki ilişkilerinde) sorun yarattığı zaman "aşırı hareketlilik" olarak tanımlanır. Durması gerektiği bir yerde enerji birikmesinden dolayı duramama, bir koltukta veya sandalyede sabit bir biçimde oturamama, ellerini ve ayaklarını devamlı hareket ettirme gibi belirtiler gösterir. Buna ek olarak; hızlı konuşma, konuşurken kelimeleri hatalı söylemek, cümleleri bağlayamamak, ve onunla konuşmaya çalışanları dinlemekte zorluk çekmesi de örnek verilebilir. Çocuğun konuşan kişinin sözünü kesmesi sıkça görülen bir alışkanlıktır.


"Dikkat sorunları" alt başlığının varlığı; dikkati odaklamada zorlanma, dış etkenlere bağlı olarak dikkatin kolayca dağılması ve unutkanlık ile baş gösterir. Bu alt başlıkta, kişinin detayları gözden kaçırması ve göz teması kurmaması gibi "aynı faaliyete uzun süre devam edememe" belirtileri de bulunur. Emanet edilen özel eşyaları ve oyuncaklarını kaybetmek de bu rahatsızlığa sahip olan bir çocukta sıkça görülen bir davranıştır. Diğer insanlarla işbirliği yapmakta güçlük çeker ve dağınık olma ihtimali yüksektir. Basit yönergeleri aklında tutamamak, yapılan aktivitelerden kısa süre içerisinde sıkılmak, sıkça hata yapmak ve düzensizlik bu alt başlığa diğer örneklerdir.


"Dürtüsellik/Hiperaktivite" alt başlığının varlığı; sabırsızlık ve acelecilik ile açıklanabilir. Bu alt başlıkta, kişi istekleri erteleyemez ve genellikle tepkilerini kontrol edemez. İsteklerin hemen karşılanmasına karşı durdurulamaz bir dürtü hisseder. Bu belirtiler ile birlikte öğrenme güçlüğü de görülebilir. Çocuğun depresyon belirtileri göstermesi ve kaygılı bir ruh haline bürünmesi de olasıdır.


Bu rahatsızlığa sahip olan kişide; DEHB'nin hangi alt başlığının baskın olacağı yaşam döngüsü içerisinde değişkenlik gösterebilir. Yıllar içinde belirtiler birbiriyle yer değiştirebilir ve geçişler yaşanabilir. Dolayısıyla da aynı kişinin hayatının faklı zamanlarında DEHB’nin o anda ve o kesitte kendini gösterme şekli değişkenlik gösterebilir. Hayatının bir döneminde hiperaktivite-dürtüsellik baskınken diğer bir döneminde ise dikkat eksikliği daha ön planda olabilir. Bir çocukta "Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu" var denilebilmesi için akranlarıyla kıyaslama yapmak doğru olacaktır. Eğer akranlarıyla karşılaştırıldığında hareketlilik ve dikkat dağınıklığı çok fazlaysa, oyun oynamasına ve akranlarıyla sağlıklı ilişkiler kurmasına engel oluyorsa "Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu"ndan söz edilebilir.


Bu rahatsızlığın kökeninde; biyolojik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Dikkatten sorumlu olan prefrontal korteks (ön alın kabuğu) özdenetimden sorumludur. Davranışları planlayıp sıralamak, başlanan işi tamamlamak, sıkıcı şeylere katlanabilmek gibi becerilerin hepsi bu bölgeden yürütülür. Dikkat eksikliği yaşayan kişiler beyinlerinin bu bölgesini kullanmakta sorun yaşarlar. Ancak hoşlandıkları bir aktivite ile ilgilendikleri zaman limbik sistemleri devreye girer ve dikkat dağınıklığı yaşamazlar. Ailelerin "Saatlerce bilgisayarın başından kalkmıyor ama derse gelince işine gelmiyor." serzenişleri tam da bu sebepten kaynaklanmaktadır.


Çevresel faktörlere örnek olarak ise; yaşanan doğum zorlukları, anne sütü alınmaması veya yetersiz derecede anne sütü alımı, havale ve ateşli hastalıklar, kafa darbesi, beynin işleyişini etkileyen ve dışarıdan alınan maddeler, yetiştirilme tarzı, duygusal travmalar, karakter gelişimindeki bozukluklar, televizyon-bilgisayar kullanımının etkisi ve maruz kalınan yoğun uyaran akışı verilebilir.


DEHB, anne-babaların veya öğretmenlerin tutum hatalarından kaynaklanmaz; genetik nedenli, nörobiyolojik ve kalıtsal (%80'e kadar) bir hastalıktır. Dolayısıyla "Psikanalitik (Psikodinamik) Terapi" kullanılmaz. Bunun yerine ilaç tedavisiyle eş zamanlı uygulanan "Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)", neurofeedback, dikkat artırma eğitimi, ilaç tedavisi, anne-baba eğitimi, bireysel görüşme, aile tedavisi ve grup tedavisi gibi yöntemler tedavide hızlı etki başlangıcı ve daha iyi iyileşme oranları sağlamaktadır. Tedavinin 3 temel hedefi mevcuttur: Bu hedefler kişinin akademik hayat için var olan zihinsel kapasitesini ortaya çıkarabilmesi için gereken dikkatin sağlanması, günlük hayatın birçok alanında ve özellikle sosyal ortamlarda zorluklar yaşanmasına sebep olan durdurulamayan hareketliliğin normal düzeye getirilmesi, pişmanlıklar/kazalarla sonuçlanan dürtüselliğin kontrol altına alınması.

bottom of page